KUVVETİN GELİŞTİRİLMESİ
Bilindiği gibi kuvvet, bir dirence karşı koyabilme yeteneğidir. Çoğu zaman birçok sporda başarılı olma ögelerinden temel bir tanesini meydana getirir. Her spor dalının özelliği nedeniyle kuvvete olan
gereksinim farklı farklıdır. Ama kuşkusuz, halter sporu, kuvvete en fazla gereksinim duyulan sporlardan birisi olurken, dayanıklılığın tartışmasız örneği olan maraton, kuvvete en az gereksinim duyulan sporlardan
birisidir. Daha önce kısaca belirttiğimiz antrenman ilkeleri ile ilgili bölümde özel olma kavramı içerisinde kuvvetin, sürat ve dayanıklılık ilkeleri ile olan ilgisi dikkate alınmalıdır.
Bu anlamda düşünüldüğü zaman, spor dallarını, kuvvete olan gereksinimleri açısından sınıflayabileceğimiz gibi, kuvveti de kendi içerisinde değişik sınıflara ayırmamız mümkündür. Bu nedenle kuvvet; maksimal kuvvet, elastik veya çabuk kuvvet ve kuvvette devamlılık türlerine ayrılır.
Maksimal Kuvvet
Maksimal kuvvet; sinir kas sistemimizin istemimizle kasılması sonucu; kaldırabileceği en büyük ağırlığın
(direnç), kaldırılması olarak düşünülür. Halter, çekiç atma, gülle atma gibi spor dallarında, büyük bir ağırlığa
karşı koyma veya kontrol edebilme gereği olan sporlara da performansın belirgenidir. Sporda karşı konulması gereken kuvvet azaldıkça, maksimal kuvvet kullanımı gereksinimi de azalmaktadır. Maksimal kuvvet, sprinterlerde veya büyük sıçrama yeteneği gerektiren spor dallarında süratle birleştirildiği gibi, kürek sporunda olduğu gibi dayanıklılık ile de birleştirilebilir.
Bir kısım spor dallarında, sporcunun kuvveti ile kilosu arasındaki ilişkiye bakılmaz. Kişi ne ağırlıkta olursa olsun, önemli olan Maksimal kuvvet değeridir. Bir kısım sporlarda da, kişinin kuvvetli olması yanında, kilosu da önemlidir. Bu gibi sporlarda önemli olan, verili bir kiloda, maximal bir değerde maximal kuvvetin sağlanmasıdır.
Bir uzun atlayıcı, sprinter ya da judocunun durumunda, önemli olan var olan kilolarında, daha büyük maksimal kuvvet elde etmeleridir. Burada maksimal kuvveti, vücut ağırlığına olan oranı, relatif kuvvet kavramını verir. Bu nedenle, 100 kg. ağırlığında bir halterci 200 kg. squat hareketi yapabilirken, maksimal kuvveti 70 kg. ağırlığında ve 150 kg. squat yapabilen bir yüksekçiye kıyasla relatif kuvveti daha azdır (Halterci: 200 : 100 = 2 kg. , Yüksekçi:
150 : 70 = 2.14 kg. ). Özellikle, vücut ağırlığına, büyük ivmelenme verme gerektiren spor dallarında relatif kuvvet, başarının belirgeni olmaktadır.
Elastik ve Çabuk Kuvvet
Elastik ve Çabuk Kuvvet; kas sinir sisteminin, bir dirence karşı büyük bir hızla kasılması ve hareketi
gerçekleştirmesidir. Atmalar, atlamalar, vurmalar ve büyük hızla yön değiştirmeler gerektiren spor dalları da,
çabuk kuvvet performansının belirleyicisidir. Kas-sinir sistemi bir yüklemeyi, refleksler ve kasın elastik yapısı
yardımıyla kabul eder ve hızla cevap verir. Bu nedenle “kasılmanın sürati” veya “kasılmanın kuvveti” arasında belirgin bir farklılık vardır. Bu iki özelliğin birlikte ortaya çıkmasıyla, kuvvetin farklı bir özelliği meydana gelmiş olur.
Kuvvette Devamlılık
Kuvvette devamlılık; tüm organizmanın yorgunluğa karşı koyabilme yeteneği veya kapasitesi olarak
tanımlanabilir. Oldukça yüksek bir seviyede kuvvetin uygulanabilmesi ile birlikte, ayrıca kuvvetin her tür engele ve zorluğa rağmen uygulanmasının olanaklı kılındığı bir yetenektir. Bunun en belirgin göstergelerinden birisi, çok eski zamanlardan beri bilinen maksimum sayıda yapılan şınav hareketidir. Bu harekette, vücut ağırlığı tarafından meydana getirilen direnç, oldukça uzun süre karşı konulmak durumundadır. Yine karın ve sırt mekiği hareketleri, maksimal sayıda yapıldıkları zaman, bölgesel olarak kuvvette devamlılığın geliştirilmesinde etkili olurlar.
Kuvvetin Fizyolojisi
Kuvvetin, anlattığımız kavramlarda ortaya çıkması, “enerji” konusu dikkate alındığı zaman daha iyi bir anlam
kazanmaktadır. Maksimal kuvvet ve elastik kuvvet türleri, tamamen “ATP ve kreatin fosfat (CP)” kaynaklarına yani “alaktik anaerobik enerji mekanizmasına” bağlı olarak ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle değişik kuvvet türlerinin geliştirilmeleri, bir anlamda bu enerji yollarının geliştirilmeleridir.
Kuvvet antrenmanlarıyla kuvvetin artırılmasında dikkate alınacak nokta, yalnızca enerji mekanizmaları değildir. Aynı antrenmanı uygulayan; fakat kas yapısı genetik olarak farklı olan kişilerde, kuvvet gelişimi aynı miktarda olmayacaktır. Kuvvetin gelişmesine daha yatkın kas yapısına sahip olan kişilerde kuvvet artımı daha hızlı olacaktır. Kaslar konusunda daha ayrıntılı anlatılacak olan kırmızı ve beyaz kas lif yapıları burada önem kazanır. Kırmızı kas lifi, dayanıklılığın geliştirilmesini, beyaz kas lifi ise kuvvetin, süratin ve patlayıcılığın geliştirilmesine daha uygundur. Bu nedenle, özellikle maksimal ve elastik kuvvet artımları, beyaz kas fibrili olanlarda, daha çok geliştirilmeye uygundur. Yalnız, aynı özellikte kas liflerine sahip olan kişilerde, kas liflerini besleyen
(innervasyon) sinir özelliği de kasın uyarılmasında, kuvvet çalışmalarına olumlu uyum göstermesinde önemli bir noktadır. Motor sinirlerin kalınlıkları ve beslendikleri liflerin sayıları kasın uyarılmasında önemli noktaları meydana getirmektedir. Bu sinir ne kadar kalın olursa, uyarıları o denli hızlı taşıyabilmektedir. Ne kadar az sayıda lifle bağlanıyorsa, yine liflerin çabuk kasılmaları ve kuvvette olumlu yanıt vermeleri daha kolay olmaktadır.
Herhangi bir dirence karşı büyük bir hızla ve kuvvetle cevap verebilmek, iki şeye bağlı olabilmektedir: (1) Çok sayıda kas lifini (motor ünite) devreye sokabilmek ve (2) devreye giren liflerin çalışabilmeleri için gereken enerjiyi (ATP) anında hepsine sağlayabilmek.
Kısaca açıklanan yukarıdaki kavrama dayalı olarak, kuramcılar, maksimal kuvveti, devreye girebilen maksimal sayıda motor ünite sayısı olarak açıklarlar. Maksimal kuvvetin geliştirilmesinde meydana gelen duraksamalara neden olan noktalardan birisi olarak da; istenilen bir anda, devreye sokulabilecek tüm motor-ünitelerin (liflerin) kasılabilmeleri için gereken miktarda ATP’nin sağlanamayışını, organizmanın sınırlayıcı bir etkeni olarak görürler. Bu nedenle, branşa yönelik kuvvetin geliştirilmesi, çok yönlü olarak ele alınmak zorundadır. Antrenman, liflerin kalınlaşarak içerisindeki proteinlerin artmasına (hipertrofi) neden olur. Böylece kas enine genişlemeye uğrayarak, daha kütleli duruma gelir. Halter, atletizmde atma branşları ve sporcuların kaslı olmaları, aşırı hipertrofinin meydana gelmesine bağlanmaktadır.